Sağlık uzmanınızdan hamilelik için ipuçları

Hamilelik sırasında böbrekler fazla çalışır ve düzgün çalışmak için daha fazla sıvıya ihtiyaç duyar. Bunun için, günde en az 2 litre su içmeniz gerekir. Gebelik günlerinde kahve içmekle ilgili oldukça fazla tartışma mevcut, ancak bu durum fazla miktarda kahveyle ilgilidir. Günde iki veya üç fincan kahve içmekte bir sorun olmaz. Aynısı siyah çay için de geçerlidir. Ancak, şekerli içecekler konusunda dikkatli olun: Meşrubatlar, gazlı içecekler ve bazı meyve suları çok miktarda kalori içerir.   

Almanya Beslenme Derneği (DGE), yeterli oranda çoklu-doymamış yağ asitleri içerdiği, iyot ve selenyum açısından zengin bir kaynak olduğu için; hamilelik sırasında haftada bir veya iki kez balık yenmesini önerir. Özellikle bu dönemde bağışıklık için çok faydası olan omega-3 yağ asitleri, somon, uskumru, ringa balığı, ton balığı ve sardalya gibi yağlı soğuk su balıklarında bol miktarda bulunur. Ton balığı, kırmızı levrek, kurt balığı, palamut ve köpek balığı gibi büyük tuzlu su balıklarında bulunan muhtemel kirleticiler nedeniyle bu balıklar düzenli aralıklarla tüketilmemeli; sadece ufak miktarlarda yenmelidir. Bu koruyucu sağlık önlemlerine uyulduğunda, hamile kadınlar için balık önemli bir besin sayılır. Hamilelik sırasında hiç balık yememeye karar verirseniz, gerekli yağ asitleri takviyesi hakkında doktorunuzla görüşmelisiniz. Kolza tohumu yağı, bezir yağı ve ceviz yağı gibi bazı bitkisel yağlar değerli bir katkı görevi görür. Ayrıca bunlar da yeterli gelmezse, yeterince aldığınızdan emin olmak için, bazı omega-3 ürünleri ve omega-3 yağ asitleri içeren besin takviyeleri de mevcuttur. Takviye edici ürünler kullanmak istiyorsanız doktorunuza danışın.

Hamileliğin ilk üç ile dört ayı arasında çoğu kadın, iştah artışı nedeniyle kilo alır. Doğuma kadar toplamda 10 ile 12 kilo alınması beklenir ve bu ortalama bir değerdir. Bu değer sizin için daha az olabilir, ancak iyi beslendiğiniz zaman 10-12 kilo almanızda hiçbir sorun olmaz. Bu değerlerden daha fazla kilo alırsanız, doktorunuz halen sağlıklı sınırlar içinde olup olmadığınızdan emin olmak için sizi izleyecektir.

Pre-eklampsi (eski adıyla EPH-gestoz), [GG(K1] yüksek tansiyon, ödem ve idrarda protein atımıyla birlikte gelişebilen bir hastalıktır. Uyarıcı belirtiler genelde el parmaklarında ve ayaklarda şişliktir. Daha ciddi durumlarda baş dönmesi, baş ağrısı, sersemlik hali, görme bulanıklığı, mide bulantısı ve kusma görülebilir. En kötü durum ise prematüre doğum riskinin yüksek olması ve anne için hayatı tehdit edici şekilde hipertansiyon olabilir. Bu hastalığı erken teşhis ve tedavi etmek için doğum öncesi düzenli muayeneler özellikle önemlidir. Zaman zaman pre-eklampsinin nasıl tedavi edileceği ile ilgili güncel olmayan beslenme tavsiyeleri halen verilmektedir. Bu durumda idrar sökücüleri kullanmak yardımcı olmayacaktır, sofra tuzundan vazgeçilmesi ise önerilmez. Sağlıklı hamile kadınlar ve pre-eklampsi teşhisi konulanlar için, bol miktarda sıvı içeren, dengeli, protein açısından zengin bir beslenme ile birlikte sofra tuzunun normal kullanımı tavsiye edilir.

 [GG(K1]Tüketici dili için gebelik zehirlenmesi de denebilir. Parantez içine pre-eklampsi denilir

Fenilketonüri veya hiperfenilalanilemi şikâyeti olan hamile kadınlar, anne olduktan sonra fenilketonüri sorunu yaşarlar. Böyle durumlarda hamilelik boyunca fenilalanin yönünden düşük bir diyet önerilir. Kandaki fenilalanin değerleri, bir doktor tarafından düzenli aralıklarla kontrol edilmeli ve buna göre fenilalanin yönünden düşük bir diyet önerilmelidir. Doğmamış çocuğun fenilalanin seviyeleri, annenin seviyelerinden nerdeyse iki kat daha fazladır. Annedeki yüksek fenilalanin seviyeleri (beyni veya kalbi dahil) fetüse zarar verebilir veya düşük yapmaya neden olabilir. Bu koşullarda gebeliğin erken dönemlerinde fetüse zarar gelmemesi için, hamilelik çok iyi planlanmalı ve çok erken dönemde bir jinekoloğa danışılmalıdır. Bu nedenle gebe kalmadan önce bir doktorun gözetimi altında fenilalanin yönünden düşük sıkı bir diyete başlanması tavsiye edilir.